İğnenin Ucundaki Hayatlar

26 Ocak 2013 Cumartesi
Kitapta "Oğlunu uyuşturucu batağından kurtarmış bir annenin hikayesi" anlatılıyor. Okurken bir çok yerde tüylerim diken diken oldu. Bu tarz kitapları neden bilmiyorum ama çok seviyorum. Seviyorum iyi hoş ama okurken de içim bir fena oluyor. Sanırım etkileniyorum, üzülüyorum, sonra da halime şükrediyorum.

Kitabın yazarı Selda Uskan anladığım kadarıyla bu kitaptaki yazılarını öncelikle Posta gazetesinde yazmış ve daha sonra da o yazıları ve yazılarına karşılık gelen mektupları toplamış bu kitapta. Bence mutlaka herkes, tüm anne-babalar, gençler hatta çocuklar bile okumalı bu kitabı. Okumalı ki bilinçlenmeli, bilinçlenmeli ki bunlara bir dur demeli. Polisler bile dur demiyor, onlar bile satıcılık yapıyor, onlar bile kullanıyormuş uyuşturucuyu. Ne biçim bir memlekette yaşıyoruz diye düşündürüyor insanı. Ne biçim bir hale geldik... Bana çocukluğumdan beri Taksim uyuşturu batağıdır, en çok orada olur böyle şeyler düşüncesi benimsetildi, o yüzdendir ki Taksim'i oldum olası sevmem, oraya gitmek için can atmam. Ancak kitabı okuduktan sonra gördüm ki düşüncem doğruymuş. Orası da en çok satış yapılan yerlerden biriymiş ve anladım ki "bana bir şey olmaz, ben bulaşmam, aklım başımda benim" desek bile, o illet bize bile gelebilirmiş. 

Kitabı okuyunca insanın içini ister istemez bir korku kaplıyor. Evli değilim, çocuğum yok ama bir gün çocuğum olursa onu bundan ben nasıl korurum diye düşünmeye başlıyor insan. Sanırım kitabı yazan bir anne olunca bizim de annelik içgüdülerimiz artıyor, oluyor bir şeyler...

Selda Uskan kampanya yapılmalı diyor... Bangır bangır bağıralım, uyuşturucu kullanan adam nasıl anlaşılır diye yayınlar yapalım, ücretsiz tedavi yapılabilsin diye dernekler kuralım, ünlülerimiz bunlara destek çıksın diyor. Sonuna kadar katılıyorum ben de. Ama çok zor, bu şartlarda çok zor bence.

Ayrıca kitapta gördüğüm kadarıyla bu tarz şeyler büyük şehirlerde, heleki İstanbul da falan daha yoğun bir şekilde mevcut. İstanbul'u zaten sevmiyorum, şimdi sevmemek için bir nedenim daha oldu. Bir gün çocuğum olursa burada büyütmek istemiyorum ben de... Şimdiden korkuyorum, şimdiden düşüncelere sarıyorum.

Kitabı satın almak için:

Kitap Yurdu --> TIK TIK 
Final Pazarlama --> TIK TIK 
Ya da bana ulaşabilirsiniz. :) 

Sevgiyle Kalın,

Sorun Bendeymiş



Serinin ilk kitabından "Burada" bahsetmiştim. Bu da 2.kitabımız efendim. Bunun sloganı ise "Bence bana aşık olmak sana çok yakışırdı."

Malumunuz iş,güç,okul,uğraş derken vaktim kalmadı kitap okumaya da, bir şeyler yazmaya da. Dolayısıyla blog da boş boş kendi halinde kaldı yavrucak. Neyseki şu 1 haftalık tatilimi fırsat bilip hemen aldım elime kitabımı ve bir solukta, bir oturuşta okudum!

Bu kitapta yazarımız kızcağız 4 yıllık ilişkisini anlatıyor. Aslında serinin ilk kitabı 2.kitap olmalıymış diye düşündüm. Yoksa ben mi yanlış sırada okudum, anlamadım ya neyse. :)

Dediğim gibi kızımız 4 yıllık ilişkisini, bundaki yanlışlarını doğrularını, aşkını, kızgınlıklarını, hatalarını, kıskançlıklarını, bir nevi derinlemesine(!) özel hayatını anlatıyor bizlere. Dolayısıyla da çok fazla dikkat ve kafa vermeden rahatça okuyabiliyorsunuz. Dizüstü edebiyatı işte bu yüzden seviyorum. Bence kafa dağıtma konusunda birebirler. :) Bu kitapta da yine çok güldüğüm ve yine çok abartı(!) bulduğum yerler oldu. Yine önceki sefer de olduğu gibi kızın anasını babasını düşündüm. Yani onlar bu kitabı okudu mu? Okuduysa ne tepki verdi diye merak ettim,durdum. Merak edilmeyecek gibi değil ki! Benim anam-babam okusa mesela bu kitabı ve ben yazmış olsam bunu, sıçtım yani. Evlatlıktan reddedildim, ne biçim bir evlat oldum ben olur. :) O yüzden yine önceki dediğimi tekrarlıyorum: Bu kız bizim gibi yetiştirilmemiş anacım. Yok yani farklı Türkiye'lerin insanlarıyız. :)

Bu arada kitabın bitiş kısmını çok sevdim. O yüzden burada paylaşmak istiyorum:

"Masumiyet Müzesi,"Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum" diye başlar. Belki Orhan Pamuk bilmiyordu ama, ben biliyordum; o an hayatımın en mutlu anıydı."

Kısacası, okuyun kitabı bence. Özellikle tüm kızlar okusun. Bir çok taktik öğrenirsiniz, onunla kalmaz gülersiniz, eğlenirsiniz. Ama okuduklarınız da sizin hayatınıza çok yabancı gelirse, işte o zaman şaşırmayın sakın benden söylemesi!