Ölüler Kuşağı

3 Mart 2013 Pazar

Baktım ki benim işin gücün azalacağı falan yok, böyle giderse daha bir kaç ay roman okuyamazdım ben. O yüzden "aa yeter artık" dedim ve başladım okumaya. Elime aldığım ilk kitap Daniel Waters'ın Ölüler Kuşağı isimli kitabı oldu. 414 sayfa olmasına rağmen 3 gece de bitirdim. :) Özellikle geceleri, yatmadan önce kitap okumayı çok seviyorum, böylece gece kafamı yastığa koyduğum zaman uykuya çok daha rahat dalıyorum, kafamda saçma sapan bir sürü düşünce belirmiyor, kitabı düşünüyorum ve kısa sürede uykuya dalıyorum.

Ölüler Kuşağı, adından da anlaşılacağı üzere fantastik bir gençlik romanı. Yazarın ilk gençlik romanıymış, öyle yazıyor kitabın arkasında ve bence gerçekten başarılı olmuş. Bir kere oldukça sade yazmış, felsefik karmaşık cümleler kullanmamış, dolayısıyla çok fazla yoğunlaşmadan bile rahatça okuyabildim. Bu arada kitabı okuduğum süre boyunca, sanki bayan bir yazarın elinden çıkmış bu kitap diye düşündüm durdum, öyle bir his. Değişik. :)

Kitabın arka kapağı konusunu gayet güzel anlatıyor:

" Ülkenin dört yanında garip bir olay yaşanıyordu. Ölen gençlerden bazıları ölü olarak kalmayıp diriliyor ve hayata geri döndüklerinde ise artık eskisi gibi olmuyorlardı. Herkes korkuyordu onlardan, yaptıkları her şey yanlış anlaşılıyordu. İçinde istenmedikleri bir toplumun arasına karışmak için ellerinden gelenin en iyisini yapıyorlardı. Oakvale Lisesi'nin yönetimi 'biyotik açıdan farklı' gençleri daha sıcak karşılamaya çalışsa da, öğrenciler nefes almayan biriyle birlikte kafeteryada yan yana oturmayı, ya da aynı sınıfı paylaşmayı istemiyordu. Ve 'yaşam engellileri' temelli olarak ortadan kaldırmak isteyenlere karşı 'yaşayan ölü'leri koruyacak bir yasa yoktu. Phoebe, Tommy Williams'a, yani ölü çocukların liderine kapılınca buna kimse inanamadı. Ne en iyi arkadaşı Margi, ne de futbol takımının yıldızı, komşusu Adam. Adam, Phoebe'ye karşı arkadaşlıktan öte duygular besliyordu ve onun için her şeyi yapmaya hazırdı. Phoebe de Tommy için! "

Ayrıca kitabın arkasında bulunan yorumlardan biri benim de hoşuma gitti:

"Sahneye ilk kez çıkan yazar Waters'ın buruk, orjinal, doğaüstü romanında Stephenie Meyer, John Green ile buluşmuş..." - Kirkus Reviews

Ben de hemen hemen bu yoruma katılıyorum. Tamam Stephenie Meyer Alacakaranlık serisi ile ortalığı birbirine kattı, bu anlamda tabiki bir çok kitabı ezer geçer ama bu kitabın da gelecek vaat etmediğini söylemek çok yanlış olur. Açıkcası ben bu kitabın devamını bekliyorum. Benim için sonu buruk bitti, ben mutlu son istiyorum, burdan duyun sesimi, devamı yazılsın lütfen. :) Ayrıca tüm fantastik severlere de tavsiye ediyorum. :)

Kitabı satın almak için:
Kitap Yurdu: TIK TIK
D&R: TIK TIK
Ya da bana müracat edebilirsiniz. :)

Sevgiyle kalın.

0 yorum:

Yorum Gönder