Şeytani İntikam

27 Temmuz 2012 Cuma
Adına baktığınız zaman, of intikamdan ölücekler, millet birbirini geberticek, artık nasıl bir intikam olucaksa uvvv diye düşündüren ama benim kanaatime göre hiç de öyle olmayan kitap.

Öncelikle, konusu en başta bana biraz saçma geldi: Bir gece güçlü bir adam, (güçlü derken, kirli para haklayan, striptiz kulüpleri olan baba bir patrondan bahsediyorum.) yalnız başına bankaya giderken, kar maskeli bir herif tarafından soyulur ve bankaya yatırmak üzere olduğu 23 bin dolarını çaldırır. Soyulan adam, hırsızın yüzünü görmemiştir. Hırsızı bulmak için, adamlarına çevrede çok fazla para harcayan biri var mı diye araştırma yapın der ve onlarda 2 kadının söylemesi üzerine Joe Carver ismine ulaşırlar. Joe Carver, aslında hırsız değildir. Şehre yeni gelmiş ve zevki için, iş fırsatları için para harcayan bir adamdır. Güçlü adamımız, yanlış adam olsa dahi, hırsızlığa uğrama utancından kurtulup, adını temizleyip, bakın bana yapılanı yanlarına bırakmıyorum imajı verebilmek uğruna, adamlarını Joe Carver'ın peşine takar. Joe Carver bir süre adamlardan kaçar ve bu sırada da adamların gerçek hırsızı bulmasını umar. Ama maalesef, gerçek hırsız bu süre içinde bulunamaz ve adamlarda Joe'nun peşini bırakmaz. Bunun sonucunda da olaylar başlar...

Açıkçası okurken bir çok yerinde sıkıldım. Ya benim tarzım değildi ondan sıkıldım, ya da dediğim gibi kurgusu biraz saçma geldi ondan sıkıldım. Bilemiyorum.

New York Times, kitap için "Suç romanlarında bir doruk noktası" demiş ama ben hiç mi hiç katılmıyorum. Yine de, suç ve hafiften aksiyon sevenlerin okuyabileceği bir kitap olduğunu düşünüyorum.

Karanlık

23 Temmuz 2012 Pazartesi

Sisters of the Moon serisinin 3.kitabı. (Bkz. 2.kitabı "Değişim" ve 1.kitabı "Cadı" )

Kitap yaklaşık 400 sayfaydı ve bana mısın demeden 1 günde bitirdim. İnsan, boş vakti olduğunda deli gibi kitap okuyabiliyor. :)

Serinin önceki kitaplarında, konuları bir cadı ve bir kedi-kadının ağzından dinlemiştik. Bu kitap ise bir vampir tarafından anlatılıyor. Anladığım kadarıyla, Yasmine Galenorn hiç çizgisinden kaymıyor ve nasıl başladıysa, serinin diğer kitaplarında da aynı başarısını koruyor. Serinin şu ana kadarki her kitabında, tüm karakterler ve olaylar, anlatım esnasında tekrar ediliyor, hatırlatılıyor. Böylece kitapları okuma aranızda zaman geçse bile, bu kimdi, ne olmuştu diye düşünmüyor, olaya çok kolay adapte olup, kaldığınız yerden devam edebiliyorsunuz.

Booklist'in kitabın üzerinde yapmış olduğu "En iyi vampir kitabı" yorumuna tam anlamıyla katılmadığımı da belirtmek isterim. Tamam, Anne Rice vampirlerine göre çok çok güzeldi: Buradaki vampirler, Anne Rice vampirleri gibi antik, tarihsel yaratıklar değil, gayet Starbucks falan bilen, modayı takip eden vampirlerdi. Bu yönüyle de bence daha çok okur toplamıştır diye düşünüyorum. Tamam, iyi bir vampir kitabıydı. Hiç sıkmadı, bütün gün oturup okuyabildim ve bitirdim. Ama en iyi mi derseniz, orada bir durup düşünmem lazım. Bunun dışında diğer ilk 2 kitapta ne saydıysam, sanırım bu kitap için de yineleyebilirim.

P.S: Şimdiye kadar 2 ruh mührü bulunmuştu ama bunda bulunan mühür olmadı. O zaman seri 9 kitaptan fazla mı olacak? Merak ediyorum. :)

Tek Başına

21 Temmuz 2012 Cumartesi

Gün geçmiyor ki bir kitap daha bitmesin. :) Bu yaz okuma konusunda oldukça formumdayım. :)

Gelelim kitaba. En başta New York Times BestSeller. BestSeller oldu mu da, insanda aha bu iyi bir kitap demek ki yargısı oluşuyor daha kitaba başlamadan. Genelde de iyi çıkıyorlar zaten. Kitabın kapağına baktığım zaman, o kadar da çekici gelmedi bana, çok güzelmiş, süpermiş gibi hissettirmedi. Bence satışlarda da bu kitap kapağı tasarımları oldukça etkili oluyordur. Neyse...

Kitap için öncelikli olarak söyleyebileceğim şey, güzel bir polisiye romanıydı. Ben normalde fantastik ve bilim-kurgunun dışına çıkmam ama denemek için okıyım dedim ve şimdi de iyiki okumuşum diyorum. Sürükleyiciydi, merak uyandırıcıydı, beğendim.

Ufaktan konusundan bahsedersem de, adamın teki karısını ve çocuğunu rehin alır. Adam silahlıdır. E bu durumda da tabiki polis ekipleri devreye girer. Keskin nişancılardan biri adamı tehdit oluşturduğu gerekçesi ile öldürür. Gelin görün ki öldürülen adamın babası da bir yargıç çıkar. Adamın karısı psikolojik olarak çöküntüdedir. ( adam daha ölmeden önce ) Çünkü 12 yaşında iken bir adam tarafından kaçırılmış, 27 gün boyunca toprak altında gömülü şekilde kalmış ve tecavüze uğramıştır. Bu durumda sorular baş gösterir: rehin alan adam, karısının yüzünden mi öldürüldü, keskin nişancı adamı daha önceden tanıyor muydu, nişancının, adamın karısı ile bir ilişiği var mıydı ? Kitap boyunca bu sorulara cevap bulunacak, intikamlar alınacak.

Özellikle polisiye severler başta olmak üzere, herkese tavsiye ederim.

Seçilmiş - Ölülerle Konuşan

20 Temmuz 2012 Cuma

Amacımı gerçekleştirdim ve serinin 4.kitabını da dün akşam bitirdim. Öncelikli olarak 2 gözlemim var:

1.Gözlem: Kitabın kapağındaki çocuğu Gossip Girl'deki Nathan'a çok benzettim ama o mu bilmiyorum.

2.Gözlem: Kitap serisi ufaktan sıkmaya başladı. Neden sıkmaya başladı derseniz, 4 kitaptır hep kötü insanlar var ve bu kötü insanlar sürekli olarak bu çocukların yeteneklerini kullanmak için hareketteler. Ve ve ve bana oldukça saçma gelen kısım, bu kötü insanların amaçları, bu çocukları kullanıp piyango numaralarını falan öğrenmek! Kitap serisi de hep bu kurgu da gittiği için sıkıldım biraz. Yani insan biraz daha karmaşık bir şeyler bekliyor. Kitapta konu oldukça tahmin edilebilir. Yani bir sonraki adımın ne olacağını, "her zaman iyiler kazanır, mutlu son" mantığından yola çıkarak kitabın sonunda ne olabileceğini tahmin edebiliyorsunuz.

Serinin 5.kitabı henüz çıkmamış ve ne zaman çıkacağı da belli değilmiş diye duydum, ama doğruluğundan ben de pek emin değilim. Çıktığı zaman 5.kitabı alıp okumak isterim yine de. Bir seriye başladığım zaman, serinin yarım kalmasından pek hoşlanmıyorum.

Seçilmiş - Geleceği Gören

19 Temmuz 2012 Perşembe

Biten bitene.. Kitap dayanmıyor bana. Dün akşam başladım, bitirdim gene. Kitap okumaktan alamıyorum kendimi bu aralar :)

Seçilmiş serisinin 3.kitabı. (Önceki kitaplar için bkz."Burası" ve "Burası")

Kitabın konusundan gene bahsetmiyorm. Adından da anlaşılıyor. :) İçeriğine gelince de, serinin diğer 2 kitabına göre daha çok meraklandıran, daha çok sürükleyici olan bir kitaptı bu. Bunda "aa ne olacak ki ya şimdi?" diye düşündüğüm anlar oldukça fazlaydı. Kitabın sonu da aslında merakta bırakacak şekilde bitti. Sonradan bir şeyler gelecek, ortaya bir şeyler çıkacak ama neler olacak diye düşünmeye başlıyorsunuz.

Bakalım amacım bu akşam da 4.kitabı başlayıp, bitirmek :))

Seçilmiş - Beyin Okuyan

18 Temmuz 2012 Çarşamba

En başta böyle kitap ismi mi olur la!? Çeviren ne biçim çevirmiş diye düşündüren kitap. Bari "akıl okuyan" falan deseydiler de daha bir mantıklı, daha bir hoş olsaydı. Neyse...

Dün akşam okumaya başlayıp, aralıksız okuyarak yaklaşık 2.5/3 saatte bitirdiğim kitap. Seçilmiş serisinin 2.kitabı. (İlk kitabı "Beden Hırsızı" için bkz. "Burası" ) Aslında bu kitap için de birinci kitaptan farklı olarak diyebileceğim pek bir şey yok.

Konu olarak pek anlatılcak bir şey yok aslında. Yani kitabın adına bakan, kitapta insanların akıllarını okuyan birinin hikayesinin anlatıldığını çok rahat anlar. Onun için de detaya hiç girmiyorum.

Çerez bir kitap. Fantastik, insanı kesinlikle sıkmayan, aynı ilk kitabın tadında yazılmış, zaman geçirmek için okunabilecek güzel bir kitap. Bana sorarsanız, kitabın hatta bu serinin hedef kitlesi orta okul gençliğine kadar iner. Cümlelerin anlaması kolay, bölümler arası geçişler çok sade ve çok rahat. Kitabın içinde +18 denebilecek hiç bir şey yok! Bilmiyorum neden ama ben okurken zevk aldım, zamanın nasıl geçtiğini hiç anlamadım. Beğendim aslında, yani beni yormadan ve çok fazla kafamı vermemi gerektirmeyen bir kitap olduğu için de seriye devam etmek istiyorum. Bunun dışında artık kesin olarak da anlıyor ve biliyorum ki kitap okumak bağımlılık yapıyor! 7/24 okuyasım var vesselam.

Klon

17 Temmuz 2012 Salı

Öncelikle gene kitabın arka kapağında yazan yazı ile başlamak istiyorum:

"Klonlama uzmanı Doktor Davis Moore'un on yedi yaşındaki kızı tecavüze uğrayıp acımasızca öldürülür. Olay hakkında soruşturma açılır; ancak bir sonuca varılmaz. Aylar sonra Moore kızının eşyalarını polisten geri alır ve bunların arasında kazayla tutulmuş, içinde katilin DNA'sı bulunan küçük bir şişeye rastlar. İşte o an Moore'un beynine korkunç bir düşünce saplanır: Belki kızını değil ama onu öldüren adamı klonlama olanağına sahiptir. Peki kızının katilinin gözlerinin içine bakmaya ne kadar dayanabilecektir?"

Arka kapaktaki bu yazıyı daha önceden okumasaydım, kitabı anlamakta şimdiye göre bayaa bir zorluk çekicek ve belki de kitabın ortalarına doğru da net olarak kavrayamamış olacaktım.

Kitabın başında konuya giriş yaparken biraz zorlandım. Geçici olduğunu düşünmüştüm ama bölümler arası geçişler de bana göre biraz sorunluydu. Bir bölümden diğerine geçtiğinde, e ne oldu şimdi, aradan kaç yıl geçmiş, şu an okuduğum bölüm kime göre anlatılıyor diye düşünmekten adapte olma sorunu yaşadım. Zamanla alıştım tabi bu duruma ama yine de tam olarak iyi diyemiyorum bölüm bağlantılarına.

Bir başka diyeceğim, New York Post'un kitap için yapmış olduğu "Bilimsel kibir, intikam ve tüm biçimleriyle aşırıcılık hakkında ders verir nitelikte bir hikaye." yorumuna %100 katıldığım olur. İntikam insanın gözünü ne kadar köreltebilir, kibir sizi ne hallere sokabilir, her şeyin çoğu zarardır lafı ne kadar doğru olabilir gibi sorulara kitap içinde oldukça yer verilmiş.

Kitabın en başında katilin kim olduğunu tahmin ettim ve bütün kitap boyunca da zaten öyle gitti. O yüzden de kitap boyunca pek fazla şaşırdığım bir şey olmadı. Ha sonunda çarpıcı bişey bekledim, hani oha falan dedirticek bişiler olucak diye bekledim. Evet, kitabın sonunda bir şey oldu ama öyle aaa hadi yaa, yuh, vay anasını falan diyebileceğim nitelikte olmadı.

Yazarın anlatımı bana biraz zoraki gibi geldi. Bazı yerlerde konu dışında o kadar çok detay verilmiş ki, sanki yazar kitabı uzatmak için bu kadar çok şey yazmış gibi hissettim. Ha okunmayacak kadar kötü bir kitap değil ama okuduğum en iyi kitaplardan da biri değildi. Tamam kabul çerez bir kitap değil, çok ağır bir kitap da değil ama ne biliyim ben aradığımı bulamadım.

Ben de tatile gitmek istiyorum!



La olm ben de tatile gitmek istiyorum! 40 derece oldu İstanbul, ölüyorum, buharlaşıyorum, sıcaktan oturduğum yere yapışıyorum kalkamıyorum, tansiyon falan kalmadı ben de, iştah falan gitti, gece uyuyamıyorum hem sıcaktan, hem sivrisinekten. Kanımı kuruttu pezevenkler.

Tüm arkadaşlarım birer birer tatile gider oldu. Facebookta, twitterda milletin denizdeki resimlerini görüp ağlıyorum.(oha, abarttım) Onlar serin sularda yüzerken, bizim burada pişmemiz hiç adil değil. Bu sıcaklar da bi yerlere de gidilmiyor ki. AVM lere gideyim, oralar serince diyorum ama gitmesi eziyet. Otobüse bindiğin an sucuk gibi ıslanıyosun, sonra otobüsteki herkes ile kokmaya, kokuşmaya başlıyosun. Çekilir dert değil be. Babama hadi klima alalım diye baskı yapıyoruz, yok borcumuz var, yok o var yok bu var deyip geçiştiriyor. Evde tüm camlar açık, iki gıdım esmiyor. Günde 3 defa duş alıyorum, bana mısın demiyor. Duştan çıktığım an gene yapış yapış, gene ıslak ıslak. Yıkanmaktan yoruldum yeminle.

Sıcakta hastalıkta hiç çekilmiyor arkadaş. Soğuk su içmekten boğazlarım şişmeye başladı. Bu sıcakta, normal su da içilmiyor ki. Bildiğin abdest suyu gibi. İnsan serinlemek istiyor, insan ferahlamak istiyor.

Kitap bile okunmuyor ki arkadaş. Kitap sayfaları elimdeki terden çevrilmez oluyor. (Rezilliğin son noktası) Sıcaktan gözlerim görmez, kafam algılamaz oluyor. Bundan önceki yıllar da bu kadar sıcak mıydı bilmiyorum ama ben o yıllarda hep klimalı ortamlarda staj yaptığımdan hiç bu sıcağı anlamamışım. Ben de tatile gitmek, serin sularda yüzmek istiyorum!

Adam Bakırköylü Beyler!

12 Temmuz 2012 Perşembe


Bakırköy… 21 yıllık hayatımın başladığı ve şu ana kadar geçtiği yer. ( Arada bir Zeytinburnu bağlantısı var ama onu şimdilik karıştırmasak da olur.)

Bakırköy’de yaşıyorsanız, genelde nerede yaşadığınızı pek şaşırmazsınız. Yani hani “Bakırköy’lü” bu derler ya ( Hani ruh hastalıkları bakımından) aslında bir yönden haklılar.

Kendi yaşadığım mahallede bunu hemen hemen her gün yaşıyorum ben. Bu durum en başta komşularımızdan başlıyor. Alt kattaki komşumuz N. Teyze (isim vermiyim hadi ayıp olmasın) apartmanın gözdesi bence. Bir kere evini su bastırdı, yetmedi ikinciye bastırdı, ama bu sefer borularını nasıl tıkadıysa bizim evi de su bastırdı. O yetmedi, evini yaktı. He ya, bildiğiniz evini yaktı. Apartmanın içi göz gözü görmeyecek şekilde dumanla kaplandı, itfaiye geldi, söndürdü falan. Sonradan öğrendik ki eski televizyonu kaçak yapmış, bu da söndüreyim derken daha çok alevlendirmiş. Korkuyoruz valla bir gün evi başımıza yıkacak diye. N. teyzenin evle ilgili sorun çıkarmasından sonra en büyük özelliği kulaklarının ağır işitiyor olması. Geceleri en büyük hobisi, genelde tam benim yatma saatime denk getiriyor bunu, son ses “Gülşen- Off off kömür gibi yanıyorum, off off ayıp mıdır seviyorum “ dinlemesi, ardından da Gökhan Özen’e sarması. Bu kadarla bitti sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. N. Teyzenin ayrıca sesli esnemeleri, kapı çarpışları da meşhurdur. ( Sanırım kulağı ağır işittiği için bu böyle.) Öyle bir sesli esner, öyle bir sesli hapşırır ki sanırsınız aynı evdesiniz, hemen yan odanızda oturuyor. Ama oysaki sizden ayrı bir dairede tamamen farklı bir hayat sürüyor. Neyse, seviyoruz seni N.Teyze.

Bakırköy’ün %80 ‘i falan yaşlı kesimden oluşuyor diye bir söylenti var. Ancak çocuk yok sanmayın, bizim mahallede bir avuç çocuk var mesela, hepsi de anadan doğma psikopat. Bütün amaçları gün boyu koşturup, köpekleri kızdırmak.  Hayvanlar öyle bir galeyana geliyor ki havlamaları sabaha kadar durmuyor. Hatta geçen gün, bir tanesi yerde yatıyordu. Tam yanından geçerken “ Canım benimmmm” diye seveyim dedim. Hayvan hemen ayağa kalktı, öyle bir hırlamaya başladı ki bir laf daha söylesem ağzıma sıçacaktı yeminle.

Tabi çocuklar dışında hayvan sever bir kesim de mevcut mahallemizde. Mesela karşı apartmanda kedi besleyen bir teyzemiz var. Kadın dışarı çıkmaya görsün, tüm kediler peşinde. Bilindiği üzere kuş besleyen de var.  Ama ne hikmetse, bizim mahallemizde hayvan besleyen herkes mahkemelik oluyor. Ya kediler oraya buraya sıçıyor, kokuyor diye dava açılıyor, ya aman çiçeklerimin düzenini bozdu gerizekalı kuşlar diye dava açılıyor. İllaki açılıyor ama kurtuluş yok.

Eskiden bizim burada adliye vardı. Şimdi Osmaniye’ye taşındı, aslında tüm eğlencemiz de gitmiş oldu. Adliyemiz genelde boşanma davalarına bakardı ve illaki her dava çıkışında, tam bizim evin önünde kavga çıkardı. Ne yalan söliyim, kavga izlemeye meraklı bir toplumuz. Kavga çıksın diye dört gözle beklerdik resmen. Adliye gittikten sonra da kavgalar olmuyor değil. Geçen günlerde yaşlı bir adama 5 kişi daldılar mesela, adamın ağzını burnunu kırdılar. (İçim parçalandı, ama ne yapayım, bu halimde gidip 5 adama kafa tutmaya kalksam… bibipppp)

Genelde burada içki içenlerde popüler. Eskiden, ben liseye falan gidiyordum sanırım o zamanlar, bir amca vardı (Rıfat’tı sanırım adı, tam hatırlayamıyorum.) sürekli sevgilisinin mi eşinin mi ne adını böğürür dururdu bizim burada. Kadın içtiği için adamı eve almazdı. Adam da eve alınmadığı için içki içerdi, evet gerçekten ironik. Son zamanlarda ise, yeni yeni bağrışlara tanık oluyoruz. Mesela bu akşam, içenlerden biri “Tin tin tin Selahattinnnn” diye bağırıyordu. Amacı neydi, kimse bilmiyor. Kimse de sormuyor zaten, herkes olayı farkında: “Adam Bakırköylü!”

Aklından Bir Sayı Tut


Öncelikle kitabın arka kapağındaki yazı ile başlamak istiyorum:

"Mark Mellery, posta kutusuna bırakılmış imzasız bir mektup alır. Mektupta şöyle yazmaktadır: "Aklından herhangi bir sayı tut - 1 ila 1000 arasında herhangi bir sayı." Mellery öylesine 658 sayısını tutar. Not şöyle devam etmektedir: "Sırlarını nasıl bildiğimi göreceksin. Küçük zarfı aç."

"Aldıklarını geri vereceksin
 Vermiş olduklarını aldığın zaman.
 Biliyorum ne düşündüğünü,
 Ne zaman uyuduğunu,
 Nereye gittiğini,
 Nereye gideceğini.
 Seninle bir randevumuz var,
 Bay 658."

Kitabı alıp, aa bu güzel bişeye benziyomuş dedirten ve beni öncelikli olarak okumaya teşvik eden, işte bu arka kapak yazısıydı. 

Bir çok kişi, kitabın girişinden sıkılmış ve kitabı okumayı bırakıp, daha sonra tekrardan başlamış. Kimisi de diyor ki, eğer ilk 80 sayfayı falan atlatabilirseniz, gerisi güzel geliyor. Bana sorarsanız ise, bence güzel bir girişi var. Ben sıkılmadan başladım, sıkılmadan bitirdim.

Konusu ilginç ama en başta sonunun saçma bir şekilde ya da çarpıcı olmayan fos bir biçimde olacağını düşündüm. Genelde böylesine çarpıcı ve meraklandırıcı konusu olan kitaplar, nedense sonunda adam gibi bir sonuç veremiyor. Girişi beğenmiştim, ancak kitabın ortalarına geldikçe iyice beğendim, ben bile gerildim olaydan. Bulmaca gibi, gizemlere birer birer anlam yüklendikçe kitabı daha çok sevdim. Yazarın "ilk kitabı" olmasına rağmen aldığı övgüleri hak ettiğine inanıyorum. Keza, gerçekten güzel bir iş çıkarmış, başarmış. Konu, kurgu ve anlatım insanda sürekli okuma isteği yaratıyor. Çerez bir kitap değil, gerçekten düşünülerek yazılmış, zekice bir konusu var. Kitabı okurken, gözümde canlanan sahnelerle sanki CSI:NY izliyormuş gibi oldum. (Ki en çok sevdiğim ve izlediğim dizilerden biridir.) CSI:NY fanlarının okurken keyif alacağını düşünüyorum.

Bu arka kapağı okuyan hemen hemen herkesin düşündüğü "658'i nasıl biliyor, sırrı ne ki?" sorusuna açıkcası dürüst olmak gerekirse, fantastik bir açıklama bekliyordum. (Hayal gücüm çok mu geniş anlamadım. :)) Ancak fantastik olmayan, gerçekçi bir açıklama getiriliyor ve vay anasını, hiç aklıma gelmemişti dedirtiyor. (Hayal gücüm yeteri kadar geniş değil sanırım :))

Son zamanlarda sıcaktan, gezmekten, genel muhasebe çalışmaktan, Yüksek Lisans kaydıyla uğraşmaktan, kitabı okumam biraz süre aldı. Ancak zamanım olsaydı, 2 günde falan bitirebilirdim. Kısacası, tavsiye ediyorum. Alın okuyun.

AÖF / Genel Muhasebe Ünite 12

9 Temmuz 2012 Pazartesi


P.S. : << >> arasına yazılanlar, tamamen benim aklımda kalsın diye türettiğim şeylerdir. O kısımları okumasanız da olur. 


Ünite 12-BORÇLAR
<<Borçlar ödendiğinde hep borca yazılıyor?>>
Borç: Açık ya da kapalı olarak ifade olunan bir anlaşmaya dayanarak, bir başkasına olan kanuni ödeme yükümlülüğüdür.


Satıcılar Hesabı: İşletmenin faaliyet konusuyla ilgili mal ve hizmet alımlarından kaynaklanan senetsiz borçların takip edildiği pasif karakterli bir hesaptır. Kredili (veresiye) olarak alınan mal ya da yararlanılan hizmet nedeniyle hesap alacaklandınlır., herhangi bir şekilde ödenmesi durumundaysa borçlandırılır.<<Ezber>>


Borç Senetleri Hesabı: Ticari faaliyetlere bağlı olarak verilen bono ve kabul edilen poliçeler sonucu meydana gelen senetli borçların izlendiği hesaptır.İşletmenin aldığı mal ve hizmet karşılığında senet vermesi durumunda hesap nominal değeri (senedin üzerinde yazılı tutar) üzerinden alacaklandınlır, senedin ödenmesi durumdaysa yine nominal değeriyle borçlandınlır.<<Senet verildi, hesap alacaklandı. Senedin karşılığı alındı, hesap borçlandı.>>


Alınan Depozito ve Teminatlar: Alınan depozito ve teminatlar hesabın alacağına, geri ödendiğinde ya da hesaba sayıldığındaysa bu hesabın borcuna kaydedilir.<<Ezber>>


Ortaklara Borçlar: Borcun doğması halinde hesap alacaklandınlırken, ödendiğinde hesap borçlandınlır.<<Ezber-Önceki konularla karşılaştırma yap.>>


Personele Borçlar: Tahakkuk eden personele borçlar bu hesabın alacağına, ödendiğindeyse borcuna kaydedilir.<<Ezber - Ödendiğinde hep borca yazılıyor.>>


Ücret: Bir üretim faaliyetine bedensel ve düşünsel çaba harcayarak katkıda bulunan kişiye emeğinin karşılığı olarak verilen bedeldir.


Kök Ücret: İşverenin, çalışanlarına yapmak zorunda oldukları hizmetler karşılığında ödediği bedeldir. İşçilerin çalışmadıkları hafta tatili ve resmi tatil ücretleri de kök ücret içinde yer alır.


Fazla Mesai Ücreti: Günlük çalışma süresinin dışında fazladan yapılan çalışmalar karşılığında ödenen ücrettir.


Prim: İşçinin verimini artırmak ve verimli çalışmaya özendirmek amacıyla normal çalışma karşılığı ücretten ayrı olarak yapılan ödemeler yada sağlanan menfaatlerdir.


İkramiye: İşverenler tarafindan, bir buluş karşılığı ya da işinde gösterdiği beceri ve başarı karşılığında işçiye ödenen bir ücret eklentisidir.


Kasa Tazminatı (Mali Sorumluluk Tazminatı): Kendi kusuru olmaksızın zarara uğrayan ya da uğradığı varsayılan kişiye bu zararını karşılamak amacıyla yapılan ödemelerdir.

Yıllık İzin Ücreti: Personele yılın belli bir zamanında dinlenmesi için çalışma karşılığı olmaksızın ödenen
ücrettir.

Diğer Ücret Eklentileri: Yemek yardımı, ulaşım yardımı, aile yardımı, yakacak yardımı, konut yardımı, sosyal sigortalar işveren pirimi, kıdem tazminatı gibi ödemelerdir.


Diğer Çeşitli Borçlar Hesabı: Ticari olmayıp diğer hesaplar kapsamına girmeyen çeşitli borçlar bu hesapta izlenir. Borcun doğması halinde alacak, ödenmesi halindeyse borç kaydedilir.<<Yine borç ödendiğinde hesap borçlandı.>>


Alınan Sipariş Avanstan: İşletmenin satış amacıyla gelecekte yapacağı mal ve hizmet teslimleri ile ilgili olarak peşin tahsil ettiği tutarlar bu hesapta izlenir. Alıcılardan alınan avanslar bu hesabın alacağına; malın
teslim edilmesi veya hizmetin görülmesi halindeyse borcuna kaydedilir.<<ezber - hizmet görüldü ( borç ödendi gibi, ona benziyor) hesap borçlandı.>>

Avans: İleride bir mal ya da yaptırılacak hizmet veya bunlara ilişkin olarak yapılacak giderlere sayılmak üzere önceden verilen ya da alınan para veya benzeri değerdir.


Ödenecek Vergi ve Fonlar: İşletmenin ekonomik faaliyetlerinde bulunmasının sonucu ilgili mali mevzuat uyarınca mükellef veya sorumlu sıfatıyla işletmenin kendisine, personeline, 3. Kişilere ilişkin olarak ödenmesi gereken vergi, resim, harç ve fonların izlendiği hesaptır.Vergi, resim ve harçların tahakkuk ettirilmesini gerektiren olaylar ve işlemler ortaya çıktıkça hesap alacaklandınlır, ödenmesi halindeyse borçlanır.<<Yine ödendi, ödenince borçlandı.>>


Ödenecek Sosyal Güvenlik Kesintileri: İşletmenin, personelin tahakkuk etmiş ücretlerinden sosyal güvenlik mevzuatı hükümlerine göre kesintiye tabi tutmakla yükümlü bulunduğu, personele ait emeklilik keseneği ve sigorta primleriyle bunlara ilişkin işveren katılma payları ve işverence sosyal güvenlik kuruluşlarına ödenecek diğer yükümlülüklerin izlendiği hesaptır. Kesintiler yapıldıkça bu hesap alacaklandınlır, ödemeler yapıldığındaysa borçlandırılır.<<Yine ödendi, hesap borçlandı.>>

Özel Tasarım Kot Çanta :)))

Mübarek mühendislik sitesi değil, her bir halt var bizim blogta. Bu niye eksik olsun ki dedim ve hemen mühendis zekamı(!) çalıştırarak bu işe de giriştim: Bir satış yapmadığımız vardı dedim, ona da hemen el attım.

Konunun adından da anlaşılacağı üzere, el yapımı özel tasarım (Eşi bulunmayan ürünler için böyle diyorlar sanırım) kot çanta satışta.

Hemen özelliklerine değinelim:
*Tektir, eşi bulunmamaktadır.
*Daha önce kullanılmamıştır.
*Boyutu: 35 x 52 
*Zemini açık mavi kottur, üzerinde ekoseli kumaştan fiyonk bulunmaktadır. İç astarı üzerindeki fiyonk kumaşındandır.
*Fermuarlı iç cebi mevcuttur.
*Normal askıya sahiptir. Uzun askı asmak için aparatları bulunmaktadır. İstenilen bir uzun askı ile kullanılabilir.


İlk etapta sayılabilecek özellikler bunlar. Kim bilir belki birinin ilgisini çeker de almayı düşünür, hiiçççç belli olmaz. :))

"Buradan" gitti gidiyordaki satış kısmına da bakabilirsiniz. :))

Hemencecik 2-3 de görseli koyup, çantayı iyice tanıtalım: 




AÖF / Genel Muhasebe Ünite 11



P.S. : << >> arasına yazılanlar, tamamen benim aklımda kalsın diye türettiğim şeylerdir. O kısımları okumasanız da olur.


Ünite 11- MALİ BORÇLAR
Mali borçları, işletmelerin ticari borçlarından ve diğer borç türlerinden ayıran özellikleri; bu hesap grubunda yer alan borçların ya kredi kurumlarından sağlanan borçlar olması ya da sermaye piyasası araçları ile sağlanmasıdır.



Banka Kredileri: Bankalar çeşitli kaynaklardan sağladıkları paraları, gereksinimi olan kişi veya kuruluşlara belirli bir faiz karşılığında kredi şeklinde verirler. Alınan krediler pasif karakterli 300 Banka Kredileri hesabının alacağına kaydedilir, alınan kredi ödendiğindeyse hesap borçlandırılır.<< Bankadan kredi çıktı, banka alacaklandı. Bankaya kredi ödendi, banka borçlandı.>>


Nakit Krediler: Bankaların müşterilerine ödünç para vermek suretiyle kullandıkları kredilerdir:

• iskonto
• iştira
• avans kredisi
• borçlu cari hesap

Borçlu Cari Hesap: Bankalar kredi talebinde bulunan müşterilerine belirli bir rakamla sınırlı bir cari hesap açarak bu hesaptan kredi sınırları içinde borç para çekmelerine ve yatırmalarına olanak sağlarlar.Bankanın kredi olanağı sağladığı işletmeler adına açtığı bu hesaplarda işletmelerin çektikleri veya yatırdıkları tutarlar kayda alınır. Bir işletme aldığı borçtan fazlasını bankaya yatırmayacağından, bu hesap açık kaldığı sürece bankaya borçlu olacaktır. Bu nedenle bu tür ilişki üzerine açılmış hesaplara borçlu cari hesaplar denir. Borçlu cari hesap kredilerinde bir yılda 4 faiz tahakkuk dönemi vardır. Bu dönemlerin sonları 31 Mart, 30 Haziran, 30 Eylül, 31 Aralık'tır.Borçlu cari hesap kredileri için bankaya ödenen faiz 780 Finansman Giderleri Hesabını borçlandınr, banka bu faizi işletmelerin aldıkları kredi borçlarına eklediği için 300 Banka Kredileri Hesabı alacaklanacaktır. 

Borçlu Cari Hesap Türleri :
1. Açık krediler
2. Kefalet karşılığı krediler
3. Maddi teminat karşılığı krediler

Açık Krediler: Borç alanın imzasından başka bir teminata dayanmayan kredi türüdür. Bu kredilerin limitikarşılığı olan kredilere göre nispeten daha düşüktür. Bir kisi yada kuruluşa açık kredi açılabilmesi için:
1. Mali durumunun ve fâaliyet sonuçlarının iyi olması
2. Uzun bir ticari geçmişe sahip olması
3. Ticari ahlakının iyi olması
4. Faaliyet konusunun güvenli olması
5. İşlerinde deneyimli olması
6. O banka şubesinde yeterli ticari mevduatı olması ve komisyonlu işler getirmesi gibi koşullar aranır.


Maddi Teminat Karşılığı Krediler: Açık kredilerin bankalar açısından geri ödenmeme riski büyüktür. Bu nedenle bankalar kendilerine bir güvence sağlamak için kredi talep eden işletmelerden ya sağlam bir kefil ya da maddi teminat isterler.
Maddi teminat olarak kabul edilebilen varlıklar :
• değerli madenler,
• menkul kıymetler,
• ticari mallar,
• akreditif
• kambiyo senetleridir.

Maddi teminat karşılığı açılan borçlu cari hesaplarda banka, teminat olarak aldığı varlığın değerinin tamamı kadar kredi ödemesinde bulunmaz. Marj denilen, yüzde ile ifade edilen bir kısım kadar noksan ödeme yaparak kendisini güvenceye alır.


Nakit Olmayan Krediler - Teminat Mektubu: Bankalar müşterilerine nakit kredilerden başka, müşterisi adına kendi saygınlığını ortaya koyarak, onun taahhüdünü yerine getireceği konusunda 3.kişi veya kuruluşlara güvence verir, işte verilen bu güvencelere nakit olmayan krediler denir. Bu kredi grubu içinde yer alan en önemli kalem, teminat mektuplarıdır. Bankaların yurt içinde ve yurt dışında bulunan gerçek ve tüzel kişiler lehine bir malın teslimi; bir işin yapılması ya da bir borcun ödenmesi gibi konularda muhatap kuruluşlara hitaben verdikleri ve söz konusu yüklenimin yerine getirilmemesi durumunda mektup bedelinin koşulsuz ödenmesi yükümlülüğünü içeren garanti belgelerine teminat mektubu denir. Bu işlemde nakdi kredi söz konusu olmadığından banka faiz alamaz, sadece komisyon alır.Bu işlem ana hesaplarda bir değişme yaratmadığından kayıt zorunluluğu yoktur. Ancak istenirse, bu ilişkinin bilançonun aktifinde ve pasifinde değişme yaratmayan Nazım Hesaplarda izlenmesi mümkündür.Kaydı mutlaka gerekli olan, bankaya verilen komisyondur. Bu komisyon tutarı 780 Finansman Giderleri hesabının borcunda gösterilir.<<Ezber>>


Çıkarılmış Tahviller: Anonim şirketlerin, iktisadi devlet teşekküllerinin ve kamu kurumlarının uzun vadeli fon ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla çıkarılan borç senetlerine tahvil denir.Tahvil çıkararak borçlanma halinde uzun vadeli bir yabancı kaynak hesabı olan 405 Çıkarılmış Tahviller Hesabı, Tahvillerin nominal bedelleri ile alacaklandırılır. Çıkarılmış tahvillerin dönemsonlarında işlemiş faizleri muhasebeleştirilir. Hesaplanan faiz 780 Finansman Giderleri Hesabına borç, 381 Gider Tahakkukları Hesabına alacak kaydedilir.<<Ezber>>



AÖF / Genel Muhasebe Ünite 10

7 Temmuz 2012 Cumartesi


P.S. : << >> arasına yazılanlar, tamamen benim aklımda kalsın diye türettiğim şeylerdir. O kısımları okumasanız da olur.


Ünite 9 - DURAN VARLIKLAR


Duran Varlıklar: Bir yıldan veya bir faaliyet döneminden daha uzun sürelerde, işletme faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi için kullanılmak amacıyla elde edilen ve ilke olarak bir yılda ya da bir faaliyet dönemi içinde elden çıkarılması ya da tüketilmesi öngörülmeyen varlıklardır.


Duran Varlıklar
1. Ticari Alacaklar
2. Diğer Alacaklar
3. Mali Duran Varlıklar
4. Maddi Duran Varlıklar
5. Maddi Olmayan Duran Varlıklar
6. Özel Tükenmeye Tabi Varlıklar
7. Gelecek Yıllara ait giderler ve gelir tahakkukları
8. Diğer Duran Varlıklar


Maddi Duran Varlıklar
1. Arazi ve Arsalar
2. Yeraltı ve Yerüstü  Düzenleri
3. Binalar
4. Tesis, Makine ve Cihazlar
5. Taşıtlar
6. Demirbaşlar
7. Diğer Maddi Duran Varlıklar
8. Birikmiş Amortismanlar


Maddi Olmayan Duran Varlıklar
1. Haklar
2. Şerefiye
3. Kuruluş ve Örgütlenme Giderleri
4. Araştırma Geliştirme Giderleri
5. Özel Maliyetler
6. Diğer Maddi Olmayan Duran Varlıklar
7. Birikmiş Amortismanlar


Maddi Duran Varlıklar: Maddi Duran varlıklar ile ilgili hesaplar bilançonun aktif tarafında yer alırlar, yani borç bakiyeli çalışan hesaplardır. (Birikmiş Amortismanlar hariç) Maddi Duran Varlıklar edinildiğinde maliyet bedeliyle ilgili hesabın borcuna kaydedilir, çeşitli nedenlerle elden çıkarıldığındaysa alacak kaydedilir.<< Maddi Duran Varlık edindik, hesaba maddi duran varlık geldi, hesap borçlandı, varlık elden çıkarıldı, hesap alacaklandırıldı.>>Amortismana tabii tutulan duran varlıkların edinilmesi sırasında ödenen KDV'ler, 3 yıl içinde ve eşit miktarlarda indirim konusu yapılabilir. İlk aşamada KDV'nin 1/3'ü İndirilecek Kdv Hesabında, kalan 2/3'ü ise Gelecek yıllarda indirilecek kdv hesabında izlenir.


Arazi: Tarım faaliyetlerine ayrılan veya parsellenerek arsa haline getirilmeye uygun geniş toprak parçasıdır.


Arsa: Belediye sınırları içinde olup, inşaata elverişli parsellenmis arazi parçasıdır.<< Arazi ya da arsa edinildiğinde, Arazi ve Arsalar hesabı borçlanır, elden çıkarıldığında alacaklandırılır.>>


Yeraltı ve Yerüstü Düzenleri: Herhangi bir işin gerçekleşmesini ya da kolaylaştırılmasını sağlamak amacıyla, yer altında ya da yer üstünde inşa edilmiş her türlü yol, köprü, kanal, tünel, park, bahçe, iskele, sarnıç gibi yapılar bu hesapta muhasebeleştirilirler. Yeraltı ve Yerüstü düzenlerinin yapımı tamamlanıncaya kadar yapılan harcamalar 258 Yapılmakta Olan Yatırımlar hesabının borcunda takip edilir. Yapım tamamlanınca oluşan maliyet tutarı 251 Yeraltı ve Yerüstü Düzenleri hesabının borcuna aktarılır.Herhangi bir nedenle hizmet dışı kalmasında ya da elden çıkarılmasındaysa bu hesabın alacağına kayıt yapılır.<<Yol yapılıyor, henüz tamamlanmadı, yapılmakta olan bir yatırım var, bu hesap borçlandı, yol yapıldı bitti, yeraltı ve yerüstü düzenine bir yol eklendi, hesap borçlandı. Yol artık hizmet dışı, elden çıkarıldı, hesap alacaklandırıldı.>>


Binalar: İşletmenin faaliyetlerini sürdürebilmesi için belli amaçlarla tahsis edilmiş yapılardır.Bina elde edildiğinde, binanın iktisadi değerini artırıcı bir harcama yapıldığında ve yeniden değerleme yapıldığında bu hesap maliyet bedeliyle borçlandırılır, herhangi bir nedenle elden çıkarıldığındaysa hesap alacaklandırılır. Eğer bina inşa halindeyse tamamlanıp teslim edilene kadar oluşan maliyet tutarı 258 Yapılmakta Olan Yatırımlar hesabının borcunda takip edilir, tamamlandığındaysa 252 Binalar hesabının borcuna devrolunur. <<Yukarıdaki ile aynı mantık>>


Tesis, Makine ve Cihazlar: İşletme faaliyetlerinde kullanılan her türlü makine, tesis ve cihazlar ile bunların eklentisi ve bu amaçla kullanılan taşıma gereçleri bu hesapta muhasebeleştirilir. Elde edildiklerinde hesap maliyet bedeliyle borçlandırılır, elden çıkarıldıklarındaysa hesap alacaklandırılır.<<Yukarıdaki ile aynı mantık>>


Taşıtlar: işletme faaliyetlerinde kullanılan her türlü taşıma araçlarının takip edildiği hesaptır. Taşıtlar alındığında maliyet bedeliyle borçlandırılır, elden çıkarıldığındaysa alacaklandırılır.<<Yukarıdaki mantık ile aynı>>


Demirbaşlar: İşletmenin yönetim fâaliyetleri sırasında yararlanılan kasa, hesap makinası, daktilo, masa, sandalye gibi büro eşyaları bu hesapta muhasebeleştirilir.Demirbaşlar elde edinildiğinde maliyet bedeliyle bu hesabın borcuna, elden çıkarıldığında ya da tüketildiğindeyse alacağına kaydedilir.<<Yukarıdaki mantık ile aynı.>>


Yapılmakta olan Yatırımlar: İşletmede yapımı süren ve tamamlandığında ilgili maddi duran varlık hesabına aktarılacak olan her türlü madde ve malzeme, işçilik ve genel giderlerle ilgili harcamaların takip edildiği hesaptır. Yapılan harcamalar bu hesabın borcuna kaydedilirken yapım tamamlandığında ilgili maddi duran varlık hesabına aktarılırken alacaklandırılır.<<Yapımı olan bir madde var, hesap borçlandı, yapım tamamlandı, artık yapımı süren bir madde yok, hesap alacaklandı.>>
-------------------------
Maddi Olmayan Duran Varlıklar: Maddi olmayan duran varlıklar maliyet bedeli üzerinden muhasebeleştirilir ve en uygun sürede itfa edilir yani gidere dönüştürülür.


Haklar: İmtiyaz, patent, lisans, ticari marka ve unvan gibi bedel ödenerek elde edilen bazı hukuki tasarruflar ile kamu otoriterlerinin, işletmeye belli alanlarda tanıdığı kullanma, yararlanma gibi yetkiler dolayısıyla yapılan harcamalar bu hesapta izlenir.


Kuruluş ve Örgütlenme Giderleri: İşletmenin kurulması, yeni bir şubenin açılması, işlerin sürekli olarak genişletilmesi için yapılan ve karşılığında maddi bir değer elde edilmeyen; iş ve piyasa etütleri, şirket sözleşmesinin hazırlatılması, hisse senetlerinin basılması gibi giderlerin izlendiği hesaptır.


Araştırma ve Geliştirme Giderleri: İşletmede yeni ürün ve teknolojiler oluşturulması, mevcutların geliştirilmesi ve benzeri amaçlarla yapılan her türlü harcamalar bu hesapta izlenir.


Özel Maliyetler: Kiralanan gayrimenkullerin geliştirilmesi veya değerinin sürekli olarak arttırılması amacıyla yapılan giderler (normal bakım, onarım ve temizleme giderleri hariç) ile bu gayri menkullerin kullanılması için yapılıp kira süresinin sonunda mülk sahibine bırakılacak olan kalorifer gibi varlıklar bu hesapta izlenir.

AÖF / Genel Muhasebe Ünite 9

6 Temmuz 2012 Cuma


P.S. : << >> arasına yazılanlar, tamamen benim aklımda kalsın diye türettiğim şeylerdir. O kısımları okumasanız da olur.


Ünite 9 - TİCARİ ALACAKLAR

Dönen Varlıklar (Ünite 7 ve 8 deki liste ile aynı.)
1. Hazır Değerler
2. Menkul Kıymetler
3. Ticari Alacaklar
4. Diğer Alacaklar
5. Stoklar
6. Gelecek aylara ait giderler ve gelecek tahakkukları
7. Diğer dönen varlıklar

Ticari Alacaklar: İşletmenin ticari ilişkileri, diğer ifadeyle satılan yada hizmetler sonucu oluşan senetli ve senetsiz alacakların tümünü kapsar. 


Alıcılar: Müşterilere yapılan kredili (açık hesap), (veresiye) satışların tutarlarının takip edildiği hesaptır. Alıcılar hesabı aktif karakterli bir hesap olup, borç kalanı verir. İşletmenin müşterilerine kredili satış yapması sonucunda hesap borçlanır.Alıcının nakden, çekle, senetle ya da hesaben yaptığı ödemelerde, satılan malın işletmeye iadesinde, mal satıldıktan sonra yapılan iskontolarda ise bu hesap alacaklanır.<< Kredili satış yapıldı, kredi alındı dendi ( tabii bu kredi banka kredisi değil, karıştırma.)hespa borçlandı, ödeme yapıldı, kredinin karşılığı geldi, kredi ortadan kalktı, hesap alacaklandı.>>

Alacak Senetleri: İşletmenin faaliyet konusunu oluşturan mal ve hizmet satışlarından kaynaklanan senede bağlanmış alacakların takip edildiği hesaptır.İşletme mal ve hizmet satışları karşılığında bono veya poliçe alıyorsa hesap borçlandırılır. Senedin vadesinde doğrudan işletme tarafından ya da bankadan tahsil edilmesinde, 3.kişilere ciro edilmesinde, baska bir senetle değiştirilmesinde, şüpheli alacak haline gelmesinde nominal değerden alacaklandınlır. << Satış yapıldı, karşılığında senet verildi, hesap borçlandı. Senet tahsil edildi yani paraya çevrildi, hesap alacaklandı.>>


Poliçe: Genellikle üç taraflı bir ilişkiyi düzenleyen bir senettir. Alacaklının borçlusundan olan alacağını, kendisinin borçlu bulunduğu üçüncü bir şahsa devretme temelini dayanır.<< A , B ye borçlu. B de C ye borçlu olsun. Bu durumda B, A ya diyor ki bana olan borcunu direkt C ye öde.>>

Poliçede Taraflar:
• Poliçeyi düzenleyerek ödeme emrini veren kişi(keşideci)<<B>>
• Poliçeyi ödeyecek kişi <<A>>
• Poliçede belirtilen miktarı tahsil edecek kişi(lehdar) <<C>>

Bono: Borçlu tarafından düzenlenen yazılı bir ödeme yükümlülüğüdür.

Verilen Depozito ve Teminatlar: Bu hesapta bir yıl içinde geri alınacağı öngörülen depozito ve teminatlar izlenir. Depozito ve teminatlar verildiğinde hesap borçlanırken geri alındığında alacaklandmlır.<<Depozito verildi, hesap borçlandı. Geri alındı, hesap alacaklandı.>>


Diğer Ticari Alacaklar: Ticari alacaklar dışında kalan, yani müşterilere mal ve hizmet satışı sonucu doğmayan çeşitli kişi veya isletmelere ödünç verme vb. meydana gelen alacakları kapsar.Böyle bir alacak
ortaya çıktığında hesap borçlandırılır; alacak tahsil yada mahsup edildiğindeyse hesap alacaklandırılır.<< Diğer Ticari alacak grubuna giren bir alacak oluştu, alacak var yazdık, hesap borçlandı. Alacak tahsil edildi, artık alacağımız kalmadı, hesap alacaklandırıldı.>>


Diğer Alacaklar: Herhangi bir nedene dayanmadan meydana gelmiş ve en çok bir yıl içinde tahsil edilmesi düşünülen senetli, senetsiz alacaklar ve bunlara ait şüpheli alacak ile karşılığının takip edildiği hesaptır.


Ortaklardan Alacaklar: İşletmenin ana faaliyet konusu dışındaki ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan işlemler dolayısıyla ortaklardan alacaklı bulunduğu tutarlar bu hesapta izlenir. Böyle bir alacağın doğması halinde hesap borçlanır, alacak tahsil edildiğindeyse alacaklandırılır.<< ortaktan alacak var dedik, bu hesap borçlandı, alacak tahsil edildi , hesap alacaklandı.>>


İştirakçilerden Alacaklar: İşletmenin ana faaliyet konusu dışındaki ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan işlemler dolayısıyla iştirakçilerden yani ortak olunan işletmelerden olan alacaklar bu hesapla izlenir.Böyle bir alacağın doğması halinde hesap borçlanır, alacak tahsil edildiğindeyse alacaklandırılır.<<Üstteki mantık ile aynı.>>


Bağlı Ortaklardan Alacaklar: Ortaklıklardan olan alacaklar bu hesapta izlenir. Böyle bir alacağın doğması halinde hesap borçlanır, alacak tahsil ya da mahsup edildiğindeyse alacaklandırılır.<<Üstteki mantık ile aynı.>>


Personelden Alacaklar ve Avanslar: İşletmenin kendi personelinden ve isçisinden olan alacakları (işletme tesislerinden yararlanma, mali sorumluluk gibi nedenlerle ortaya çıkan alacaklar) takip edilir.Alacak
doğduğunda hesap borçlanırken, alacağın tahsilinde hesap alacaklandınhr.<<Üstteki mantık ile aynı.>>Ücret avansları ya da yolluk avansları bu verilen iş avansları hesabında değil 196 Personel Avansları hesabında izlenir.